Tövbe eden kişi yeni sayfa açar

Sevgili Peygamberimiz, işlediği günahına tövbe eden kişinin günahsız biri gibi olacağını haber vermiştir. Tövbe Allah'tan ümit kesmemektir

Kaynak : Milliyet
Haber Giriş : 21 Haziran 2016 08:55, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Tövbe eden kişi yeni sayfa açar

Yrd. Doç. Dr. Kamil Yaşaroğlu

Günahlarla kirlenen insanoğlunun tek kurtuluş ümidi tövbedir. Tövbe, işlenen günahlardan Allah'a yönelerek pişmanlık duymak ve aynı günahı işlememe konusunda kararlı olmaktır.

Peygamber Efendimiz günahına tövbe eden kişinin günahsız kimse gibi olacağını haber vermiştir. Tövbe Allah'tan ümit kesmemektir. Tövbe eden kişi hayatında yeni bir sayfa açar. Allah'a karşı görevlerini aksatmaz diğer insanların hakkına hukukuna özen gösterir. Rabbimiz bizden içtenlikle yapılan bir tövbe istiyor.

Tahrim süresinin 8. ayetinde "Ey iman edenler, Allah'a samimi bir şekilde (nasüh) tövbe edin!" buyrulmaktadır. Muaz bin Cebel Rasülullah'a "nasüh tevbe nedir ya Rasülallah?" diye sorduğunda Hz. Peygamber şöyle cevap verdi: Kul yapmış olduğu günaha pişman olacak, Allah Teala'ya yakarışta bulunacak ve bir daha işlememeye azmedecek. Nasıl ki süt memeye geri dönmezse o da günaha bir daha dönmeyecek."

'Tövbe peygamberi'

Sevgili Peygamberimiz kendisini tövbe ve Merhamet peygamberi diye nitelendirmiş, birçok hadiste ilahi af ve bağışlamanın enginliğini dile getirmiştir. Rabbimizin "Tevvab" ismi de "tövbeleri çok kabul eden" demektir. İslam alimleri tövbenin Allah katında kabul edilmesi için kesin bir pişmanlık, günahı terk etme, tekrar işlememe yönünde kararlılık ve iyi amel işlemek suretiyle geçmişteki hataların telafi edilmesinin gerekli olduğunu ifade ederler. Tövbede niyetin samimi oluşu önemlidir, günah ne kadar büyük olursa olsun tövbe kapısı her zaman açıktır.

Hz. Peygamber bu hususu şu kıssayla anlatmıştır: "Sizden önce yaşayanlar arasında doksan dokuz kişiyi öldüren bir adam vardı. Bir ara yeryüzünün en bilgin kişisini sordu. Kendisini bir rahibe yönlendirdiler. O rahibe gidip, doksan dokuz kişi öldürdüğünü, kendisi için bir tövbe imkanının olup olmadığını sordu. Rahip: 'Hayır yoktur', deyince adam onu da öldürüp cinayetini yüze tamamladı. Sonra yeryüzünün en bilgin kişisini sormaya devam etti. Kendisine alim bir kişi tarif edildi. Ona gelip, yüz kişi öldürdüğünü, kendisi için bir tövbe imkanı olup olmadığını sordu. Alim: 'Evet, vardır. Seninle tövben arasına kim perde olabilir', dedi. Ve ilave etti: 'Ancak, falan memlekete gitmelisin. Zira orada Allah'a ibadet eden kimseler var. Sen de onlarla Allah ibadet edeceksin ve bir daha kendi memleketine dönmeyeceksin. Zira orası kötü bir yer.'

Rahmet melekleri aldı

Adam yola çıktı. Yolun yarısına varır varmaz ölüm meleği gelip ruhunu aldı. Rahmet ve azap melekleri bu kişinin durumu hakkında ihtilafa düştüler. Rahmet melekleri: 'Bu adam tövbekar olarak geldi. Kalben Allah'a yönelmişti' dediler. Azab melekleri de: 'Bu adam hiçbir iyilik yapmadı' dediler. O sırada insan suretinde bir başka melek yanlarına geldi.

Melekler onu aralarında hakem yaptılar. Hakem onlara şöyle dedi : 'Geldiği yerle gitmekte olduğu yerin arasını ölçün, hangi tarafa daha yakınsa ona teslim edin'. Ölçtükten sonra gördüler ki, gitmeyi arzu ettiği iyiler bölgesine bir karış daha yakın. Onu hemen rahmet melekleri aldı."

Sözün özü tövbe, günahın, kirin farkında olmak, her an Allah'ın huzuruna çıkmaya hazır olmaktır.

Bir hadis

Biriniz kaybettiği hayvanını bulduğu zaman ne kadar seviniyorsa, muhakkak Allah da sizden birinin tevbesine bundan daha çok sevinir.

Sahabeden nasihatler

Oğlum! Namaza durduğunda dünyaya veda etmek üzere olduğunu ve oraya bir daha dönmeyeceğini düşün. Şunu iyi bil ki, mümin iki iyilik arasında Rabbine kavuşur; biri yaptığı, diğeri de yapmaya niyet ettiği (Muaz b. Cebel).

Hz. Ömer'in ayakkabıları

Hz. Ömer halife olduğu yıllardan birinde Ebü Ubeyde bin Cerrah ile birlikte Suriye'ye gidiyordu. Önlerine bir dere çıktı. Hz. Ömer devesinden indi; ayakkabılarını çıkarıp omzuna attı; devenin yularından tutup suya girdi. Bunu gören Ebü Ubeyde: "Ey müminlerin emiri!" diye telaşlandı. Bunu nasıl yaparsınız? Ayakkabılarınızı çıkarıp omzunuza atıyor, devenin yularından tutup suya giriyorsunuz. Şehir halkının sizi bu durumda görmesi beni çok üzer."

Bunu duyan Hz. Ömer şunları söyledi: "Bu ne biçim söz Ebü Ubeyde! Eğer bu sözü sen değil de bir başkası söyleseydi, onu Muhammed ümmetine ibret olacak şekilde cezalandırırdım. Şunu unutma! Biz çok basit bir kavimdik. Allah bizi İslam ile şereflendirdi. Şan ve şerefi dinden başka yerde ararsak Allah bizi tekrar eski halimize düşürür."

Şehit olan ilk kadın sahabi: Hz. Sümeyye

Hz. Sümeyye ve eşi Yasir ilk müslümanlardandır. Sümeyye ve oğlu Ammar dinin ilan edilmesi emri gelince İslam'a girdiklerini açıklayan ilk yedi müslüman arasında yer alır. Sümeyye, Ebü Cehil'in kölesiydi. Ağır işkence gördü. Eşi Yasir ve oğlu Ammar da Ebü Cehil'in sülalesinin emri altında bulunduğundan hakarete uğruyor ve işkenceye maruz kalıyorlardı. Bir gün Mekke'de kızgın güneşin altında işkence gördükleri sırada Resülullah onların yanına gelerek, "Ey Yasir ailesi, dayanın! Müjdeler olsun ki yeriniz elbette cennettir" demiş, onlar da bu müjdenin sevinciyle zulümlere sabretmişlerdi.

Sümeyye yaşlı olmasına rağmen işkenceler karşısında direndi ve müşriklerin isteklerini kabul etmedi. Ebü Cehil onun namusuna dil uzattı ve onu şehit etti. Böylece Sümeyye İslam tarihinde şehitlik mertebesine erişen ilk kadın müslüman oldu. Eşi Yasir de, Sümeyye'den hemen sonra işkenceyle şehit oldu. Hz. Peygamber, Sümeyye'nin yiğitliğini unutmamış, Ebü Cehil, Bedir Gazvesi'nde öldürülünce oğlu Ammar'a "Allah anneni öldürenin hakkından geldi" demiştir.

Hazreti Peygamber'den bir dua

Allah'ım! Seni anmak, sana şükretmek, sana güzelce kulluk etmekte bana yardım et.

Bir ayet

Her kim işlediği zulmün arkasından tövbe edip durumunu düzeltirse kuşkusuz, Allah onun tövbesini kabul eder. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir (el-Maide 5/39).

İftar duası

"Allah'ım! Senin rızan için oruç tuttuk, senin verdiğin rızıkla orucumuzu açtık, bizden kabul buyur; çünkü sen her şeyi işiten ve bilensin"

Mihrimah Sultan Camii

Mihrimah Camii, veya İskele Camii, İstanbul'un Üsküdar ilçesinde meydandadır. Mimar Sinan'ın, Kanuni Sultan Süleyman'ın Hürrem Sultan'dan olan kızı Mihrimah Sultan için yaptığı camidir. Sinan'ın erken dönem eserlerindendir. Kubbesi üç yanından yarım kubbelerle desteklenmiştir ama ön cephede yarım kubbe yoktur. Nisan ve mayıs aylarında Bayezid yangın kulesinden veya o bölgedeki yüksek bir noktadan İskele Camii'sine doğru bakıldığında; Sabah gündoğumunda İskele Camii'nin iki minaresi arasından güneşin doğuşu ve akşam gün batımında ise (Hicri takvime göre her ayın 14'ünde) ayın doğuşu izlenebilmektedir.

Aynı kuleden batı ufkuna Edirnekapı istikametine doğru bakılır ise; Mihr-i Mah Sultan Edirnekapı Külliyesi'nde de, sabah aynı akşam da güneşin batışı izlenebilmektedir. Mihr-i Mah 'güneş' ve 'ay' anlamına gelmektedir.

Bursa'da sema geceleri

Osmanlı payitahtı Bursa'da her akşam sohbet ve sema gösterilerinin düzenlendiği Karabaş-i Veli Kültür Merkezi, ramazan ayında en yoğun günlerini yaşıyor.

16. yüzyılda Şeyh Yakub Çelebi tarafından Veli Şemsettin (İbrahim Paşa) Mahallesi'nde yaptırılan ve 1925 yılından sonra farklı amaçlarla kullanılarak günümüze kadar gelen merkezde son yıllarda her gün aralıksız sema gösterileri sunuluyor.

Ramazanda farklı bir yoğunluğun yaşandığı merkezdeki sema gösterilerine yerli ziyaretçiler kadar yabancı turistler de ilgi gösteriyor. Oruçlarını açan vatandaşlar, soluğu bu merkezde alıyor. Haftanın iki günü Mevlevi Üstadı Mustafa Özbağ'ın sohbetlerine de ev sahipliği yapan merkezde, vatandaşlara ücretsiz çay ve lokma ikram ediliyor.

Zaman zaman merkeze sığmayan ziyaretçiler, dışarıya kurulan ekranlardan sohbetleri ve sema gösterilerini izliyor. Tamamı gönüllü olan semazenlerin baş döndüren gösterileri renkli görüntülere sahne oluyor.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber